SCIENTIFIC AND ACADEMIC RESEARCH (ISSN: 2980-308X)

Parçalanma Sonrası Tek Ebeveynli Ailede Çocuk

Meltem PEPE — 2025-06-27

Toplumun geleceğini şekillendiren, o topluma ait değerlerin belirlenmesi ve aktarımında önemli bir kurum olan aile, toplumun en küçük yapı taşı olarak da tanımlanmaktadır. Aileyi oluşturan temel unsurlardan olan kadın ve erkeğin, boşanması ya da ölümü, ailede parçalanmayı ve çocuk için tek ebeveynli aile sürecini başlatmaktadır. Parçalanma süreci aile üyelerinin her birinde bir etkilenim oluştururken, baş etme stratejileri henüz tam olarak gelişmemiş, korunmaya gereksinimi olan, gelişim süreci devam eden çocuklarda bu etki daha fazla ve olumsuz yönde görülmektedir. Bu olumsuz etkilenim süreci, çocuklarda daha çok psikoloji, eğitim ve ekonomi alanlarında görülmekle birlikte, aynı zamanda bu çocuklarda suç içeren davranış ve bağımlılık yapıcı madde kullanımına yönelim de daha fazla görülmektedir. Pediatri hemşireleri, çocuk sağlığını direkt ya da dolaylı olarak etkileyebilecek her türlü sorunun erken tespiti ve çözümünde, çocuğu aile içerisinde bir bütün olarak değerlendirerek, multidisipliner iş birliği halinde çalışan, en iyi şekilde sağlık bakımı vermeyi hedefleyen, alanında uzmanlaşmış profesyonellerdir. Bu çalışma parçalanma sonrası tek ebeveynli ailede çocuk ve pediatri hemşireliğine ait güncel bilgilerin gözden geçirilmesi amacıyla gerçekleştirilmiştir.

Hayatın Anlamı Ve Tanrı’ya İtaatsizlik: Telafi Teodisesi Bağlamında Bir Temellendirme

Mahmut ÇALIŞKAN — 2025-06-27

Bu çalışma, insanın ahlaki kötülüğünün mahiyetini anlama girişimidir. Bu kapsamda ahlaki kötülük sorunu, din felsefesinin bir sorunu olarak ele alınmıştır. İnsan düşünen, özgür ve eylemde bulunan bir varlık olarak evrenin en özelidir. Bu konumuyla özel ve özgün bir doğaya sahip olan insanın kötülük yapabilmesinin bir anlamı olmalıdır. Korkunç ahlaki kötülüklerin etkisi ve üstesinden gelme pratiğinin teolojik ve ontolojik anlamı insan odaklıdır. Keza insanın ahlaki kötülüğünün varoluşsal bir bağlamı vardır. Bu bağlam Tanrı’ya itaat ve itaatsizlik sorunu olarak belirebilir. Bu itaatsizlik, kötülükler karşısındaki insanın çaresizliğidir. Bu çerçevede korkunç ahlaki kötülüklerin failinin cezalandırılma durumu Tanrı’ya itaatsizlik sorununu çözümler mi? Cennet ve Cehennem’in ahlaki iyi ve kötünün anlamlandırılmasında tamamlayıcılığı nasıl açıklanabilir? Bu sorular, “İnsanın kötülük yapmasının anlamlandırılması teolojik bir telafiyi gerektirir.” hipotezi çerçevesinde tartışılacaktır. Bu da telafi teodisesidir. Bu anlam arayışı daha iyi bir yaşam arzusudur.

Makbul el-Alevi’nin Seferberlik İsimli Romanının Teknik ve Tematik İncelemesi

Aziz ŞİMŞEK — 2025-06-27

Makbul el-Alevi’nin Seferberlik adlı romanı, Osmanlı Devleti’nin I. Dünya Savaşı sırasında Mekke Şerifi Hüseyin’le mücadelesine odaklanır. Romanın başkahramanı Ziyb, çölde çobanlık yaparken hırsızlar tarafından kaçırılıp Medine’de köle olarak satılır. Şeyh Abdurrahman tarafından özgürlüğüne kavuşturulan Ziyb, onun yanında çalışır ve Medine halkının Osmanlı yönetimindeki zorluklarını deneyimler. Roman, özellikle Fahrettin Paşa’nın Medine savunmasında aldığı kararlara, kutsal emanetlerin İstanbul’a taşınması ve erzaklara el konulması gibi konulara eleştirel bir bakış sunar.

Romanda Osmanlı askerleri rüşvet almakla suçlanır ve Medine halkının tehcir edilmesi işgal olarak tanımlanır. Alevi, eserinde sade bir üslup ve fasih bir dil kullanarak okuru metne çekerken, tarihî olayları kendi ideolojik bakış açısıyla yorumlamış ve Osmanlı’yı işgalci olarak tanımlamıştır. Roman, karakterlerin iç dünyalarını ve mekânları nesnel tasvirlerle sunmuştur. Ancak yazarın ideolojik vurgusu, romanın sanatsal değerini gölgede bırakmıştır.

Seferberlik romanı, sanatsal açıdan çok başarılı bulunmasa da, Arap roman ödüllerinde yer alarak ideolojik etkisini göstermiştir. Romanda Osmanlı sonrası Arap bağımsızlığı vurgulansa da, tarihî gerçekler İngiliz desteğinin Arap toprakları üzerindeki emperyalist amaçlarını ortaya koymaktadır.

Türkiye’de Storyline Yaklaşımı Alanında Yapılan Lisansüstü Tezlerin İncelenmesi

Emel DEVECİ — 2025-06-27

Bu araştırma ile Storyline yaklaşımı alanında yapılmış olan lisansüstü tezlerin farklı değişkenler açısından incelenmesi ve ortaya konulan bulguların sentezlenmesi amaçlanmıştır. Nitel araştırma yöntemi kullanılarak yürütülen çalışmada 25 adet lisansüstü tez incelenmiştir. Araştırmanın verileri doküman incelemesi tekniğiyle toplanmış olup, YÖKTEZ ortamında tezlerin genel özelliklerine, yöntemlerine, konu ve konu alanlarına, örneklem grubuna, örnekleme yöntemine, veri toplama araçlarına ve veri analiz yöntemlerine göre tezler incelenmiştir. Araştırmada betimsel analiz kullanılmıştır. Araştırmanın sonuçlarına göre en çok sınıf öğretmenliği anabilim dalında tez üretildiği, en fazla yüksek lisans tezi hazırlandığı, genel olarak nicel araştırma yönteminin kullanıldığı, konu alanı olarak en fazla Sosyal Bilgiler alanında çalışma yapıldığı, örneklem grubu olarak en çok 6 yaş çocukları ile çalışıldığı, veri toplama tekniği olarak ölçek kullanıldığı ve veri analizinde t-testinden yararlanıldığı sonuçlarına ulaşılmıştır. Storyline yaklaşımına ilişkin olarak yapılacak yeni araştırmaların yükseköğretim ve ortaöğretim kademelerinde yürütülmesi önerilmektedir.

İsveç, Finlandiya, Japonya ve Türkiye’deki Okul Öncesi Eğitim Sistemlerinin Karşılaştırılması

Rumeysa SAÇAK — 2025-06-27

0-6 yaş çocukların fiziksel, bilişsel, duygusal ve sosyal gelişimlerini desteklemeyi amaçlayan okul öncesi eğitim, çocukların örgün eğitime adım attıkları ilk eğitim kademesidir ve bu bağlamda gelişimde kritik bir öneme sahiptir. Çocuklarda bu yaş aralığında geliştirilmesi gereken becerilerin gelişim düzeylerine uygun pedagojik bir çerçevede kazandırılması amacıyla okul öncesi eğitimin amaç ve ilkelerine yönelik olarak müfredat ve programlar belirlenmiştir. Kültür, coğrafya, sosyoekonomik düzey, gelişmişlik düzeyi, dini ve milli değerleri gibi çeşitli değişkenler neticesinde farklı ülkelerde farklı eğitim uygulamaları gerçekleştirilmektedir. Eğitimin etkililiğini ve niteliğini artırmak amacıyla karşılaştırmalı eğitim uygulamalarından faydalanılarak mevcut düzende geliştirilebilecek yapılar belirlenebilmektedir. Bu çalışmada ülkemiz eğitim sistemini farklı ülkelerden ayıran yönleri ortaya koymak, daha iyi bir yapı inşa edebilmek adına eksik ya da geliştirilmesi gereken dinamikleri inceleyebilmek ve bu amaçla eğitim sistemleri arasında karşılaştırma yapabilmek için ülkelerin seçiminde uluslararası derecelendirme kriterleri göz önünde bulundurulmuştur. Bu bağlamda İsveç, Finlandiya, Japonya ve Türkiye’deki müfredat ve eğitim programlarının içeriği, okul öncesi eğitim kurumlarının özellikleri, eğitim ortamları ve okul öncesi öğretmeni yetişme süreçlerine değinilmiştir. Çalışma kapsamında yer verilen ülkelerin eğitim sistemleri ile ülkemiz arasındaki benzer ve farklı yönlere değinilmiş; okul öncesi eğitimde çocuğun yüksek yararının gözetilmesi gerektiği ilkesine yönelik olarak önerilerde bulunulmuştur.